Geçtiğimiz günlerde bir kitap önerisi paylaşmıştık. Kendini sevmek, bencil olmanın tam tersidir diyordu kitapta…Çok da güzel geri dönüşler aldık bu konuda ve istedik ki bu konuyu başka bir açıdan biz de ele alalım: Kendine tahammül
Kişinin zorlu bir duruma dayanması demektir tahammül. Peki kendimizle ilgili bu kadar zor olan nedir de tahammül etmeliyiz?
İnsan sosyal bir varlıktır diye başlar insana dair yazıların çoğu ve evet şüphe yok ki bizler başkalarıyla birlikte olduğumuzda daha canlı, daha dinamik, daha üretkeniz. Hayat şartları da; okul, iş, aile yaşamıyla bizi başkalarıyla yaşama konusunda sürekli teşvik eder. Bu durum bazen bir koşturmacaya dönüşür ve dönüp kendimize nasılsın demeyi unuturuz. Neden olduğunu anlayamadığımız öfke patlamaları, hüzünlenmeler, kafa karışıklıklarımız bazen bu “nasılsın” sorusunu sormadığımızdandır. Hüzünleri, öfkeleri bastırmaya, yola devam etmeye çalışırız. İşte buralarda kendimize küçük duraklar koyup durup dinlenmek ve nefeslenirken kendimize “nasılsın” diyebilmek önemlidir.
Soruyu sormak kadar cevabını dinlemek de önem arz eder. Saklı kalan duyguları fark etmek, rafa kaldırılan düşünceleri gün yüzüne çıkarmak ve yüzleşmek. İşte orada tahammül devreye girer. Biz kendimizde daha derine indikçe bilindik koşturmaca yerini yükselen iç seslerimize bırakır. Anda kalıp onları sakince dinlemek, anlamaya çalışmak ve yaşadığımız duygu geçişleri karşısında sakin kalabilmek bu tahammülün en büyük göstergesi olacaktır.
Bir sonraki aşama ise duygunuzu sahiplenmek ve o anda kalıp gerekirse ifade etmeye çalışmaktır. Neyi yaşadığınız, onu nasıl ifade ettiğinizle birlikte başka bir hale bürünecektir.
Öfkeli, hiddetli geri dönüşler yerine kabullenici ve kendini ifade etmeye yönelik bir tavır ifade ettiğiniz duygulara daha sağlıklı karşılıklar bulmanızı sağlayacaktır.
(Metinde bahsi geçen kitap; Kurban Tuzağından Kurtulmak)