Şu aralar pek de alışık olmadığımız koşullarda, çoğunlukla evde ve olabildiğince korunaklı olmaya çalışarak vaktimizi geçiyoruz. Çünkü sevdiklerimizin sağlığı ve kendi sağlığımızı korumakla ilgili önemli endişelerimiz var. Gündemi takip etmeye çalışıyor ve olabildiğince tedbirli davranıyoruz. Bütün bu durumlar bizde belli bir kaygı hissinin var olmasına neden oluyor. Belki zaman zaman tüm sıkıntılı düşünceler tek tek aklımıza geliyor ve “içimiz daralıyor” gibi oluyor.
Peki şu ara çokça hissettiğimiz şey bir kaygı bozukluğu mu? Panik atak mı? Yoksa genel kaygı hissi mi?
Bu durumu bir hastalık olarak değerlendirmek için öncelikle sizin günlük yaşamımızda ne derece sizi etkiliyor buna bakılmalıdır. Günlük aktivitelerinizi yapmanıza mani olacak kadar yoğun bir kaygı duyuyorsanız, kaygıdan dolayı kendiniz ve çevrenizdekiler için katı sınırlar koymaya başlamışsanız ve düşünceleriniz sürekli yaşanabilecek olası felaketlere odaklıysa bu konuda destek almanız önerilebilir.
Bir diğer üzerinde durulması gereken konu ise panik atak kavramı:
Panik atak, kişinin ciddi şekilde kalp atışının hızlandığı, ter attığı, nefes alamadığı düşüncesine kapıldığı, vücudun tamamen uyarıldığı ve kişinin genelde kalp krizi geçirdiğini düşündüğü bir durumdur. Bu durumda kişi yaşadığı panik duygusunun ani bir çıktısı olarak yukarıda sıralanan durumları yaşar. Bunu yaşayan kişilerin panik bozukluk yaşadığı düşünülebilir.
Diğer taraftan insan, doğası gereği farklı farklı duygular hisseder ve her insanda bu duygunun hissedilme oranı da değişkendir. Alışık olunmayan koşullarla karşılaşmak, insanın ne yapacağını bilemediği durumlardan biridir ve bu koşullarda kaygı hissetmek oldukça doğaldır. Bunun yanı sıra çevresel bir tehdidin varlığının kaygıyı artırması da normal bir durumdur.
Sağlıcakla kalın🌿